Zulüm tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Zulümler, haksızlıklar insanlık var olduğundan beri var olmuştur. İnsanlığa uygulanan bu zulüm ve işkenceler kimi zaman dozuna arttırırken kimi zaman daha hafif bir şekilde devam etmiştir. Fakat çağımızda uygulanan insanlık dışı politikalar zulmün zirve dönemini yaşadığını göstermektedir. Birçok Türk- İslam beldesi günümüzde bu insanlık dışı uygulamalardan nasibini almaktadır. Bunlardan biri de Komünist Çin işkencesi altında katliama maruz bırakılan Doğu Türkistan’dır.
Türk-İslam medeniyetinin beşiği olarak kabul edilen Doğu Türkistan 250 yıldır Çin zulmü altında ezilmektedir. Ancak Doğu –Türkistan’ın diğer zulüm altındaki Müslüman ülkelerden farkı tamamen unutulmuş olmasıdır. Mazlum Uygurlar, Çin hegemonyası altında kaderine terk edilmiştir. Türlü katliamlara işkencelere tabi tutulan Müslüman Türkistan halkı esarette olmanın verdiği hüzünle kan ağlamaktadır.
250 yıldır Doğu Türkistan’da zulümlere devam eden Çin, yeni bir devlet terörüne daha imza atmaya devam ediyor.
Uygur Türklerinin efsanevi lideri İsa Alptekin’in söylediği gibi bu halk sürekli pandalar gibi yok olma tehdidiyle yaşadı. Kaşgar’ın sokaklarına Gök-Bayrak’ı yani ay yıldızlı mavi Doğu Türkistan bayrağını asmak ise kurşuna dizilme sebebiydi halen de öyle… Uygur Türklerinin İsa Bey diye andığı Alptekin’in ismini dahi anmak yasaktı halen de öyle. Zulümler sadece bunlarla mı sınırlı dersiniz. Hayır!
Doğu Tür¬kis¬ta¬n’¬ın ta¬ri¬hi mer¬kez¬le¬rin¬den Ku¬çar şeh¬ri¬ne ye¬ni ata¬nan Ko¬münist il¬çe ge¬nel sek¬re-te¬ri in¬san¬lık dı¬şı ve fa¬şist uy¬gu¬la¬ma¬la¬ra va¬kit kay¬bet¬me¬den baş¬la¬mış. Böl¬ge¬de¬ki ye¬rel kay¬nak-lar¬dan ge¬len ha¬ber¬le¬re gö¬re sözde genel sekreter gö¬re¬ve baş¬lar baş¬la¬maz bir ge¬nel¬ge ya¬yın¬lamış ve der¬hal uy¬gu¬la¬ma¬ya ko¬nul¬ma¬sı¬nı is¬temiş.
Ya¬yın¬la¬nan ge¬nel¬geye göre “Her ai¬le, ken¬di evin¬de sa¬de¬ce 3 adet bı¬çak bu¬lun¬du¬ra¬ca¬k”, 50 ya-şın¬dan kü¬çük Müs¬lü¬man¬lar ke¬sin¬lik¬le sa¬kal bı¬rak¬ma¬ya¬ca¬k”, “Dev¬let me¬mur¬la¬rı¬nın evin¬de ke-sin¬lik¬le Ku¬r’¬an bu¬lun¬ma¬ya¬cak, nor¬mal va¬tan¬daş¬lar ise yal¬nız bir Ku¬r’¬an ve iki sec¬ca¬de bu¬lun-du¬ra¬bi¬le¬ce¬k”, “Di¬ni nikâh kı¬yan¬lar hap¬se atı¬la¬ca¬k” gi¬bi birçok mad¬de bu¬lu¬nu¬yor.
Yine bunlara ilave olarak Çin hükümetinin aldığı kararlar doğrultusunda Doğu Türkistan’da Müslümanların sadece iki çocuk sahibi olmasına izin veriliyor. Kadınlar kürtaj yapmaya zorlanarak çocuk sahibi olmaları engellenmektedir. Ayrıca Uygur Türklerinin yurtdışına çıkması neredeyse imkânsız hale getirilmiştir. okullar ve resmi dairelere asılan genelgelerle "beden sağlıklarını korumalarını sağlamak" için öğrencilerin oruç tutmalarını yasakladığını” ilan ederek asıl tek korkunun bölge üzerindeki hâkimiyetini kuvvetlendirmeye karşı en büyük engel olarak halkın İslami kimliğini görüyor. YANİ KOMİNİST ÇİN DEVLETİNİN TEK KORKUSU YÜCE DİNİMİZ İSLAM! Bunun en büyük göstergelerinden biride camilerin yıkılarak toplu ibadeti yasaklamaları.
Doğu Türkistan çağdaş(?) 21 yy da, yine çağdaş dünyanın (?) gözleri önünde asimilasyona uğrayan, yaşam hakları ellerinden alınan her türlü insanlık dışı zülüm ve işkenceye maruz kalan Kardeşlerimiz yaşam mücadelesi vermeye çalıştıkları toprakların adı. Doğu Türkistan 21.yy yaşanan Dramın ismi. Doğu Türkistan Ümmetin kanayan yarası…
Peki, yaşanan bu zulüm ve drama Türkiye Cumhuriyeti devleti ve bizlerde birey olarak nasıl tepki koymalıyız.
Şimdi Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak üzerimize düşen, Dünya belki inanç ve politikaları gereği, tüm bu yaşananlara sessiz kalıyor olsa da, sayıları 35 milyona yaklaşan Uygur Türkleri olan kardeşlerimizin bu çığlıklarını siyasi erki elinde bulunduranların daha radikal kararlar alarak uygulaması ve Çin hükümetiyle olan tüm siyasi, ekonomik ve askeri işbirliği anlaşmalarını yaşanan bu zulümler son bulana dek iptal ettiğini Dünya kamuoyuna ilan etmenizdir diye düşünüyorum.
Bir birey olarak ise ben “ADRİYATİKTEN ÇİN SEDDİNE KADAR KAYNAŞMIŞ GÜÇLÜ BİR TÜRK DÜNYASI HAYAL EDİYORUM” diyen ve bu uğurda Şehitlik mertebesine ulaşan Şehit Muhsin YAZICIOĞLU’nun dava arkadaşı olarak var gücümle Doğu Türkistan’daki kardeşlerinin yanında olaya devam edeceğim. Yüce mevladan niyazım Şu mübarek Ramazan ayında Dünyanın hangi köşesinde var ise zülüm ve esaret altında inleyen Dindaş ve soydaşlarımızın bir an evvel özgürlüklerine kavuşmalarıdır.
Selam sevgi ve saygılarımla