ÇANAKKALE DESTANI 106 YAŞINDA
Geçmişte yaşanmış birçok büyük ve önemli olay vardır. Ancak bazı özellikleri nedeniyle, çeşitli kavramları çağrıştıran, hatta bazı kavramlarla özdeşleşen olay sayısı sayılıdır.
Fransız İhtilali’nin özgürlüğü, Hiroşima’nın atom bombasını, Çanakkale Destanı’nın kahramanlık, azim, inanç ve kararlılığı çağrıştırması gibi.
İşte bugün, tarihte yaşanmış ender olaylardan biri olan Çanakkale Destanı’nın 106. yıldönümü.
Geride kalan 106 yıl içinde, hakkında çok söz edilmiş olan Çanakkale Zaferi için, yeni şeyleri dile getirmek son derece güçtür.
Bununla birlikte, söylenecek sözler daha önce söylenmiş sözlerden öte anlam taşımasa bile, böylesine muhteşem bir destanı sürekli zihinlerde canlı tutmak ve üzerinde sürekli kafa yormak Çanakkale Destanı’nı yazan kahramanların torunları olarak hepimizin boynunun borcudur.
Çünkü ulusal ve evrensel boyutları olan Çanakkale Destanı’ndan, herkesin ve özellikle genç kuşakların alacağı çok önemli dersler vardır.
Yakın zamanda yaşanmış küçük bir hikâyecik bu durumu bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktadır.
1980’li yıllarda, eğitim sistemimiz üzerine inceleme yapması için Japonya’dan eğitim alanında uzman bir heyet ülkemize davet edilir.
Japon Heyeti, eğitim sistemimizle ilgili incelemelerini tamamladıktan sonra, dönemin yetkililerin huzuruna çıkar ve görüşlerini sunarlar.
Japon Heyet özetle: “Gençlerimizde milli şuurun eksik olduğunu ve eğitim sistemimizin mevcut yapısının gençlerimize milli şuuru vermeye uygun olmadığını” dile getirirler.
Soğuk duş etkisi yapan bu tespitin ardından, “Japonya’da gençlere milli şuurun nasıl verildiğine” dair sorulara, heyet şu cevabı verir: “Biz, eğitime şok testler uygulayarak başlarız.
Önce çocukları uçak kadar hızlı giden trenlere bindirir ve çok katlı yollardan geçiririz. En üstün teknolojiyi gösterir, robotlarla çalışan dev fabrikalarımızı gezdiririz.
Bu baş döndürücü teknoloji karşısında sarsılan ve şoke olan çocuklarımıza: “İşte gördüğünüz bu hızlı trenleri ve üstün teknolojiyi sizin atalarınız yaptı.
Eğer siz daha çok çalışırsanız, daha hızlı giden ulaşım araçları yapar, daha üstün teknoloji meydana getirir ve daha modern fabrikalar kurarsınız.” deriz. Daha sonra çocuklarımızı Hiroşima ve Nagazaki'ye götürüp düşmanın harap ettiği bölgelerimizi gezdirir ve bu defa da: “Bakın, eğer siz birlik ve beraberlik içinde çalışmazsanız, düşmanlar sizin ülkenizi yakar, yıkar, işte bu hale getirirler. Ama birlik ve beraberlik içinde çalışırsanız, güçlü olursunuz; düşmanlarınız da size saldırmaya cesaret edemezler. Artık birlik beraberlik içinde çalışmak ve çalışmamak konusunda kararınızı siz verin.” deriz.
Bu çalışmalar sonunda çocuklarımız, kendilerine gelerek iyi ve çalışkan bir Japon genci olma yolunda milli bir şuur ve heyecanla eğitimlerini sürdürürler.
Japonların bu tespitlerini sundukları sırada: “İyi de bizim sizin gibi Hiroşima ve Nagazaki'miz yok ki” şeklindeki bir çıkışa, Japon heyeti şu cevabı verir: “Sizin Hiroşima ve Nagazaki gibi yerleriniz bizimkilerden çok daha etkilidir.” dedikten sonra şunları ilave eder: “Bir metrekareye binlerce merminin düştüğü Çanakkale Zaferi'nin kazanıldığı tarihî savaş alanları sizde. Sadece bu yerler, çocuklarınızın ve gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile.
Dünyanın en gelişmiş ve güçlü ordularına karşı dedeleriniz olmazları oldurarak, bütün dünyayı hayretler içerisinde bırakan bir zafer kazanmışlar.
İşte sadece bu olay, bu bölge ve bu zafer dahi gençlerinizin milli şuur kazanmalarına yetecek örneklerle doludur.
Bu sebeple gençlerinizi Çanakkale'ye götürüp gezdirmelisiniz.
Bölgeyi bilerek gezmeli, atalarının ne olmazları başardığını gururla görmeli, iftiharla öğrenmelidirler.
Daha sonra onlara: “Sizler birlik ve beraberlik içinde çalışmazsanız, düşmanlarınız yine gelirler, yurdunuzu işgal etmeye kalkışırlar, yurdunuzda özgür yaşamayı size layık görmezler. Ama çalışır, teknolojiyi yakalarsanız, ülkenizi kalkındırıp, ilerleyen ülke haline getirirseniz, düşmanlarınızın sizi etkileri altına alma cesaretleri yok olur.
Özgürlüğünüzü korursunuz. Başınız dik ve onurlu bir şekilde yaşarsınız!” demelisiniz.
Bunun için hiç olmazsa, tüm gençlerimize Çanakkale’yi gezdirmeli, bilgili ve duyarli rehberler eşliğinde, bu büyük destanı yerinde onlara tanıtmalıyız.
Tüm şehitlerimizi Gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
Ruhları şad olsun.
* Abdulkadir YILDIZ