Bennu Gerede'nin 12. İstanbul Bienali kapsamında sergilenen ve satışa çıkarılmayan 'Aşk Töre(n)leri' isimli sergisi, Özgecan Aslan'ın anısına İstanbul ve Alaçatı ile birlikte eş zamanlı olarak 19 Şubat Perşembe günü İzmir'de açıldı. FD Architecture Interior Design'ın sahibi Funda Arcas'ın açmış olduğu RUE 1387 mağazasında; sanatçı Bennu Gerede'nin de katılımıyla gerçekleştirilen serginin geliri Türkiye'de kadın haklarını koruyan sivil toplum kuruluşları ve derneklerine bağışlanacak. Yetkililer serginin sosyal sorumluluk bilinciyle farkındalığı artırmak amacıyla açılacağına dikkat çekerken "Öldürülen, tecavüze uğrayan ve şiddet gören kadınları hiçbir zaman unutmadık. Kadına yönelik şiddet son bulsun diye Aşk Töre(n)leri başlıyor.Unutma! Erkek egemen toplumun kadına bakışı değişmedikçe; Aşk Töre(n)leri hep devam edecek." açıklamasını yaptı.
İzleyici üstündeki etki sınanıyor
Bennu Gerede'nin 'Aşk Töre(n)leri' başlıklı Türkiye'de kadın, aşk ve töre cinayetleri üstüne kurgulayarak gerçekleştirdiği fotoğrafları, Sanat aracılığıyla bu konuyu gündeme getirip, cinayetler ve intiharlar üstüne yaptığı araştırmalar sonucunda seçtiği bir dizi cinayeti bu fotoğraf dizisinde bir kurgu olarak sunuyor. Fotoğraflar genç kızların ve kadınların aileleri tarafından intihara zorlanmaları veya öldürülmeleri; öldürülemeyenlerin ise çeşitli şiddet türleriyle karşılaşmalarını, bütün bu zulmün 'aşk' üstüne odaklanıyor olmasını ve erkek egemen bir toplumun kabul edilemez sınırsızlığını irdeliyor ve eleştiriyor.Kurguda izlenen sahnelerdeki masumiyet, dinginlik ve ince estetik ile cinayetlerin acımasızlığı ve şiddeti arasındaki karşıtlık, bu fotoğrafların izleyici üstündeki etkisini sınıyor.
İzleyici üstündeki etki sınanıyor
Bennu Gerede'nin 'Aşk Töre(n)leri' başlıklı Türkiye'de kadın, aşk ve töre cinayetleri üstüne kurgulayarak gerçekleştirdiği fotoğrafları, Sanat aracılığıyla bu konuyu gündeme getirip, cinayetler ve intiharlar üstüne yaptığı araştırmalar sonucunda seçtiği bir dizi cinayeti bu fotoğraf dizisinde bir kurgu olarak sunuyor. Fotoğraflar genç kızların ve kadınların aileleri tarafından intihara zorlanmaları veya öldürülmeleri; öldürülemeyenlerin ise çeşitli şiddet türleriyle karşılaşmalarını, bütün bu zulmün 'aşk' üstüne odaklanıyor olmasını ve erkek egemen bir toplumun kabul edilemez sınırsızlığını irdeliyor ve eleştiriyor.Kurguda izlenen sahnelerdeki masumiyet, dinginlik ve ince estetik ile cinayetlerin acımasızlığı ve şiddeti arasındaki karşıtlık, bu fotoğrafların izleyici üstündeki etkisini sınıyor.