Memur ve Emekli Sendikaları Konfederasyonu(MESK) Güneydoğu Bölge başkanı eyüphan kaya . 1 Mayıs işçi bayramı ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.İşte o açıklama
Kamunun tüm paydaşlarına arz ederiz,
1 Mayıs günü, işçi ve iş veren açısından, iş hayatının ikili kazancı bakımından kazan kazan matlığının geliştirildiği, işçi ve iş veren arasındaki kazanç makas açısının daraltılmaya yol arandığı gün olsa gerek.
Bu fani dünyada her insanın onurlu bir hayat sürmeye hakkı vardır. Ne işçi hakkı deyip iş vereni zor durumda bırakmak, ne de çalışanı kendi haline bırakıp, çalıştığı işiyle birlikte geçimini sağlamak için başka işte çalışmaya mecbur edebiliriz.
Bugün AB ve ABD coğrafyasında insanları kahır ekseriyeti kontrolsüz bir israf ile yaşarken aslında sömürdükleri ülkelerin kaynaklarını kullandıklarından dolaydır. Yer altı kaynaklarımızı birilerine peşkeş çeken idarecilerimiz de bu sömürücü emperyalist ülkelerin işledikleri kabahate ortaktırlar.
Bu ilkede işçisiyle, iş vereniyle nitelikli çalışmak durumundayız;
*Yetiştirdiğimiz Domatesi kamyonlarla satacağımıza, öz suyundaki karışımı analiz ederek gramlarla kat kat yüksek bir fiyatla satabiliriz,
*Bor elementimizi renkli toprak gibi tonlarla satacağımıza, işleyerek miligram olarak değerlendirebiliriz,
*Dünyada yetişen miktara oranla yüksek miktarda ülkemizde yetişen fındığın özünü çıkararak katma değer ile birini bine çıkarıp ondan faydalanmalıyız,
*Var olan Altın cevherini analiz edip külçe altına çevirerek, ekonomiye kazandırmak varken, yer altında mevcut olan altını arama işlerini yabancı şirketlere vermemeliyiz,
*Fosil yakıtlarından artık tamamen vazgeçerek, en kısa zamanda nükleer enerji, güneş enerjisi ve elektrik enerjisinden yararlanmalıyız.
Diyeceksiniz ki bütün bunların 1 Mayıs’la ne alakası var, biz de diyoruz ki, bunları yapmadığımız için fakir ülkeyiz, gayri safi milli hasılamız fert başına 8-10 bin dolar düzeyindedir.
Hal böyle olunca da ne memur ne de işçilerimiz huzurlu bir hayat sürdürebilir.
İşçisi de memuru da genel olarak kıt kanaat, yarı aç, yarı tok geçinip gidiyoruz. Hükümete “ver, ver…” diyeceğimize “doğru çalış, üret ve paylaş” dememiz lazım.
Asıl durumlarını dile getirmemiz gereken bir kesim varsa, o da asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızdır.
3000 liradan az emekli maaşı alan emeklilerimizin durumudur.
Şu ensesi kalın işçi sendikaları başkanlarının ne ülkeye ne de millete bir faydaları olduğuna inanmıyorum, onlar koltuğunu korumak için birçok oyuna başvuran defolu bir karaktere sahip, siyasetçilerimizden de daha beter duruma düşmüşler.
İş, kimin eline düşmüş ki işçi yüksek maaş istiyor? Biz ülkemizde hak ve adalet adına huzurlu bir hayat istiyoruz.
Gelin şu baş belası Türkçülük ve Kürtçülükten kurtulalım, Kemalizm’in defterini dürelim, inanç ve kültürümüzle barışık bir hayatı tercih edelim, hem dünyamız hem ahretimiz mamur olsun, ne dersiniz?
Unutmayın çalışanlarımız mutluysa kazancınız helâl olur, bu da parasal değerin yanı sıra aynı zamanda maneviyat ve ahlaki değerlerle, saygı ile gerçekleşebilir.
Kamuoyuna saygılarımızla.
Eyüphan Kaya
Memur ve Emekli Sendikaları Konfederasyonu(MESK) Güneydoğu Bölge başkanı.
Kamunun tüm paydaşlarına arz ederiz,
1 Mayıs günü, işçi ve iş veren açısından, iş hayatının ikili kazancı bakımından kazan kazan matlığının geliştirildiği, işçi ve iş veren arasındaki kazanç makas açısının daraltılmaya yol arandığı gün olsa gerek.
Bu fani dünyada her insanın onurlu bir hayat sürmeye hakkı vardır. Ne işçi hakkı deyip iş vereni zor durumda bırakmak, ne de çalışanı kendi haline bırakıp, çalıştığı işiyle birlikte geçimini sağlamak için başka işte çalışmaya mecbur edebiliriz.
Bugün AB ve ABD coğrafyasında insanları kahır ekseriyeti kontrolsüz bir israf ile yaşarken aslında sömürdükleri ülkelerin kaynaklarını kullandıklarından dolaydır. Yer altı kaynaklarımızı birilerine peşkeş çeken idarecilerimiz de bu sömürücü emperyalist ülkelerin işledikleri kabahate ortaktırlar.
Bu ilkede işçisiyle, iş vereniyle nitelikli çalışmak durumundayız;
*Yetiştirdiğimiz Domatesi kamyonlarla satacağımıza, öz suyundaki karışımı analiz ederek gramlarla kat kat yüksek bir fiyatla satabiliriz,
*Bor elementimizi renkli toprak gibi tonlarla satacağımıza, işleyerek miligram olarak değerlendirebiliriz,
*Dünyada yetişen miktara oranla yüksek miktarda ülkemizde yetişen fındığın özünü çıkararak katma değer ile birini bine çıkarıp ondan faydalanmalıyız,
*Var olan Altın cevherini analiz edip külçe altına çevirerek, ekonomiye kazandırmak varken, yer altında mevcut olan altını arama işlerini yabancı şirketlere vermemeliyiz,
*Fosil yakıtlarından artık tamamen vazgeçerek, en kısa zamanda nükleer enerji, güneş enerjisi ve elektrik enerjisinden yararlanmalıyız.
Diyeceksiniz ki bütün bunların 1 Mayıs’la ne alakası var, biz de diyoruz ki, bunları yapmadığımız için fakir ülkeyiz, gayri safi milli hasılamız fert başına 8-10 bin dolar düzeyindedir.
Hal böyle olunca da ne memur ne de işçilerimiz huzurlu bir hayat sürdürebilir.
İşçisi de memuru da genel olarak kıt kanaat, yarı aç, yarı tok geçinip gidiyoruz. Hükümete “ver, ver…” diyeceğimize “doğru çalış, üret ve paylaş” dememiz lazım.
Asıl durumlarını dile getirmemiz gereken bir kesim varsa, o da asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızdır.
3000 liradan az emekli maaşı alan emeklilerimizin durumudur.
Şu ensesi kalın işçi sendikaları başkanlarının ne ülkeye ne de millete bir faydaları olduğuna inanmıyorum, onlar koltuğunu korumak için birçok oyuna başvuran defolu bir karaktere sahip, siyasetçilerimizden de daha beter duruma düşmüşler.
İş, kimin eline düşmüş ki işçi yüksek maaş istiyor? Biz ülkemizde hak ve adalet adına huzurlu bir hayat istiyoruz.
Gelin şu baş belası Türkçülük ve Kürtçülükten kurtulalım, Kemalizm’in defterini dürelim, inanç ve kültürümüzle barışık bir hayatı tercih edelim, hem dünyamız hem ahretimiz mamur olsun, ne dersiniz?
Unutmayın çalışanlarımız mutluysa kazancınız helâl olur, bu da parasal değerin yanı sıra aynı zamanda maneviyat ve ahlaki değerlerle, saygı ile gerçekleşebilir.
Kamuoyuna saygılarımızla.
Eyüphan Kaya
Memur ve Emekli Sendikaları Konfederasyonu(MESK) Güneydoğu Bölge başkanı.