Ali Babacan’ın Ayıbı
Bir televizyon kanalında “başörtüsü” başlıklı bir program izledim. 28 Şubat 1997 mağduru eski bir asker olarak cinlerim tepeme çıkmıştı. Bir de 28 Şubat 1997 döneminin medyadaki aktör isimlerinden Fatih Altaylı’nın, başörtülülere ve özgürlük için direnen bacılarımıza “fahişeler” diye hakaret etmesini kendi sesinden dinleyince tansiyonum da fırladı.
Son günlerde Türkiye’de ve dünyada başörtülü kadınlara yapılan saldırıları da görünce bu makaleyi yazmaya karar verdim. Hâlbuki Türkiye’deki eğitim problemleri ile ilgili olarak gitmiş olduğum bir semineri anlatacaktım. İnşallah başka zaman yer ayırırız…
28 Şubat döneminin medyadaki aktör isimlerinden Fatih Altaylı, başörtülülere ve özgürlük için direnen bacılarımıza “fahişeler” diye hakaret etmişti. Bunu bir de kendi sesinden dinleyince işte bu kişiye tahammül etmek zorlaştı. Ne yazık ki siyasete yeniden soyunan Ali Babacan, işte böylesine Allah’tan korkmaz ve kuldan utanmaz birisine mülakat vermişti.
Altaylı'ya o dönemde ”anladığı dilden” tek cevap veren Merhum Genel Yayın Koordinatörümüz Hasan Karakaya idi. Maalesef basınımızda doğru dürüst bir cevap verilmedi. Üstelik bu son derece çirkin ve ağza alınmayacak küfürlerle dolu yazısından dolayı baş tacı edilip bu günkü konumuna yükseldi.
O tarihlerde Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Radyo D'de yaptığı Bab-ı Ali Yokuşu isimli programda gazete haberlerini okuyan Altaylı, bir gazetenin manşetini okuduğu sırada Marmara Üniversitesi önünde bekleyen başörtülü öğrencilere hitaben, fuhuş yapan kadınlara verilen isimlerle birlikte şerefsizler diye saldırıda bulunmuştu. Bakın ne kadar bayağı ve çirkin sözler sarf etmiş:
"Bir kadın var orada (malum gazetenin manşetinde yer alan başörtülü öğrenciyi kastederek) kadın olduğunu da hiç zannetmiyorum. Bu büyük ihtimalle bir fahişe .... Bir pankart açmış, öğrenci değil o, buraya getirilmiş bir fahişe .... Üniversite önünde eylem yapanların arasında bakıyorum da öğrenci yoktur. Belki bir iki tane. … Bunlar kevaşe kevaşe. Toplanmışlar oraya ellerinde "7.4 yetmedi mi?"pankartı. … Bunlar şeytana tapanlar. Satanistler ve şeytanla işbirliği halinde oraya toplanmışlar. Bunları odunla döveceksin. Zaman zaman kimi askerlerin gereksiz çıkışlar yaptıklarını düşünürdüm ama bunlar hiç gereksiz değilmiş. Bu aşağılık köpek sürüsüne az bile yaptıkları. Bunlara daha örgütlü çıkışlar yapmak lazım. Bunlara balans ayarı lazım; balans ayarı. Bunları takacaksınız rot balans makinesine döndüre döndüre balans yapacaksınız; aşağılık şerefsizler”
Kevaşe, Osmanlıca bir kelime olup, kötü yola düşmüş kadınları belirtmek içinde kullanılır. Genel olarak kötü bir kelimedir, hakaret etmek için kullanılır. Sözlükte "fuhşa aracılık eden kadın" ( Meninski, Thesaurus-1680) diye geçmektedir.
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'na çağrılıp hesap sorulan Altaylı; hiç utanmadan az bile söylediğini ifade ettikten sonra “yanımda olsaydılar döverdim" de diyebilmiştir. Bir radyo kanalında böylesine fütursuzca hakaret eden kişiyi dünyanın neresinde olursa olsun kodese tıkarlar. Fakat burası Türkiye… Terfi etmek için dine, dindarlara sövmek prim yaptırır. Eğer medyada çalışıyorsanız el üstünde tutulursunuz.
İşte bu cesaret ve küstahlığı sayesinde bir televizyon kanalında “Genel Yayın Yönetmeni” derecesine yükselen Altaylı’ya, Babacan mülakat verebiliyor. Elbette karşılığını halkımızdan görecektir. “Allah, akıl fikir versin” demekten başka ne diyebilirim ki…
Bir sözüm de hükümete olsun. Yahu Altaylı gibi dine, dindarlara her fırsatta kin kusan insan bozması kişilerin kanallarına ve karşısına çıkmak neyin nesidir? Kendinizi niye bu kadar aşağı düşürüp bu çirkin insanların karşısında aleme rezil ediyorsunuz? Bırakın düşmanlıklarına devam ederek layık oldukları seviyeyi bulsunlar.
Devlet bankaları başta olmak üzere kamu kurumlarının bu televizyon kanalına reklam vererek, programlarına çıkarak destek olmalarını kınıyorum. Bu gidişle halkımızdan oy moy alamazsınız. Zira başörtülü bacılarımıza en ağır hakareti yapan gazeteci kılıklı bu fena insanlara haddini bildirmek yerine karşısında gülücükler dağıtmak; halkımızın değerleri ile alay etmektir. Babacan gibi kendinize yazık etmeyin, vesselam…