Tüm insanların hakları olduğu kabul edildiği halde, bazı gruplar tüm haklardan eşit düzeyde yararlanamayabilir. İşte bu grupların hakları özel olarak tanımlanır. Yaşlılar da bu gruplardan birini oluşturmaktadır. Günümüzde yaşlı nüfusun yaş yapısında bazı değişiklikler ortaya çıkmakta, özellikle yaşlı nüfus oranlarındaki artışlar dikkati çekmektedir. Birleşmiş Milletler yaşlı ilkelerine gore yaşlıların temel bazı sorun alanları bulunmaktadır. Bu alanlar, bağımsızlık, katılım, barınma, kendini gerçekleştirme, itibar ve bakım konularıdır.
Türkiye’de yapılan akademik çalışmalarda yaşlıların (60 +) üretim sürecine katılımlarının kısıtlı olması, kendi haklarını ilgilendiren sorun başlıklarında savunuculuk çalışmalarının yetersiz olması, örgütlenme ve ifade özgürlüğü konusunda yaşlı hakları alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının sayısının az olması ülkemizde yaşlı haklarının görünürlülüğünü olumsuz şekilde etkilemektedir.
Yerel düzeyde kırsal ve sürdürülebilir kalkınma çalışmaları kapsamında yaşlı haklarına ayrı bir önem verilmeye başlanmıştır. Özellikle Kalkınma Atölyesi’nin yaşlı haklarını içeren söz konusu raporunda da vurgulandığı üzere yerel ve ulusal karar alma süreçlerine farklı paydaşların katılımının arttırılması ve bu çerçevede yaşlı haklarının da önemli derecede bir paydaş olarak yer alması hedeflenmektedir. Yukarıda da belirtiliği gibi gerek BM ilkelerinde gerekse de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerinde yaşlı haklarına yönelik özel düzenlemeler bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler verilerine göre yaşlılar günümüzde dezavantajlı kesim içerisinde bulunmaktadır. Özellikle kırsal alanda yaşamlarını sürdüren yaşlılar temel ihtiyaçlarından yoksun bir şekilde hayatlarına devam etmektedir. Özellikle hak temelli politikaların oluşturulma sürecinde yaşlıların katılımının yetersiz olması, yaşlıların kendilerini ilgilendiren sorun alanlarına yönelik farkındalık sahibi olmamaları bu dezavantajlılığı arttırmaktadır.
Özet olarak yerel yönetimler yaşlılarımıza değer vermeli, onlar adına gerçekleştirdikleri çalışmaları bir lütuf olarak görmeden “hak” temelli bir yaklaşım doğrultusunda gerçekleştirmelidirler. Hak temelli çalışma yapan sivil toplum kuruluşları da ajandalarına yaşlı haklarını içeren çalışmaları almaları ve bu alanda farkındalık yaratıcı faaliyetler düzenlemelidirler. Huzurevi ziyaretleri ne kadar anlamlıysa yaşlı haklarına yönelik gerçekleştirilecek diğer hak temelli çalışmalarda o kadar anlamlı ve zengin olacaktır. Yaşlılık atıl bir dönem değildir. Ülke nüfusumuzun genel yapısı dikkate alındığında yaşlılara yönelik gerçekleştirilecek politikalar içinde bulunduğumuz orta gelir tuzağını da aşmamıza yardımcı olacaktır. Kısacası, üç sektör olarak nitelendirdiğimiz kamu-özel ve sivil toplum aktörlerinin bu alana yönelmesi zorunludur.