EY VATAN EVLADI. BU GÜNLERİN KIYMETİNİ BİL. AKILLI OL. DELLENME. MACERA ARAMA
Başörtüsü yasaklarının olduğu dönemleri biliyoruz. Hatta o kadar azıtmışlardı ki İmam Hatip Okullarında da başörtüsü yasağı vardı. Bu dönem ANASOL-M dönemi idi. Hani partilerin kendi parti programlarından çok darbecilerin dayattığı programları uygulamakla meşgul olduğu zamanlar. Yoksa cuntacılar devamlı postalını kaldırıyor, postal numarasını liderlere ve partilere gösteriyordu. Postal numarasını gören parti liderleri de sesini çıkarmayı bırak gık bile diyemiyordu. İşte tam o zamanlardı FETULLAH GÜLEN'İN TÜRKİYE'NİN KILCAL DAMARLARINA KADAR FETÖ AĞLARINI ÖRDÜĞÜ ZAMANLAR.
Başörtü yasağından mağdur olan bir kesim Anne ve Baba'lar uygulanan bu başörtüsü zulmüne bir çözüm bulmak için haftalarca tam 36 defa Ankara'ya gidip geldiler. Dertlerine çözüm bulmak için adalet aradılar. SAHTE VAİZ F. GÜLEN, CIA İMAMI F. GÜLEN, ABD HAFIZI F. Gülen’in "BAŞ ÖRTÜSÜ FÜRUATTIR. KAFANIZA TAKMAYIN BUNLARI. AÇIN BAŞINIZI" dediği zaman o zamandı. Dinle alakası yoktu.
Neyse konumuza geri dönelim. Ekip doğruca o zamanın iktidardaki partinin Genel Merkezi'ne gider. Bir de ne görsünler. Burası bir apartman binası idi. Birlik Apt. No:17 Kat:4 Ankara
"Yuh! Ülkeyi yöneten(!) partinin genel merkezine bak" diyerek şaşıp kaldılar. Burası tam bir SSCB Dönemlerinden kalma hapishaneydi adeta. İçlerinden "bunlar mı bizim derdimize çare bulacak" diye içinden geçiriyorlardı.
Önyargılarını kırdılar. Beklemeye başladılar. Sırayla;
Bir DSP İstanbul Milletvekili,
Daha sonra DSP Genel Başkanı olacak Zeki Sezer ile görüştüler. Alınan cevaplar muktedir birinin vermeyeceği cevaplardı.
Kelin ilacı olsa başına sürer misali. "Ülkeyi biz yönetmiyoruz ki. Bizim cuntacılara, darbecilere dur diyecek maçamız yok ki. Biz basiretsiziz. Bizim yapacak bir şeyimiz yok. Elimiz avucumuz bağlı. Elimizden bir şey gelmez. Galaksiler bize bu kanun çıkacak der. O kanunu çıkarırız. Bu kanun çıkmayacak der. O kanunu çıkarmayız."
YANİ ÇÖZÜM YOKTU. Rahşan Ecevit’in Genel Merkeze geleceğini öğrendik. Bekledik. Bekledik. Bekledik. Lakin korumalar bir türlü görüştürmedi. Yüzünü dahi göremeden Genel Merkez'den ayrıldık. ÜZGÜNDÜK. MAHSUNDUK. AMA UMUTLUYDUK."
"Gel zaman git zaman bi zaman Meclis Başkanlarından DSP'Lİ ULUÇ GÜRKAN ile karşılaştık. Adam koskoca HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR. EĞEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR yazılarının Meclis duvarlarında asıldığı TBMM'nin başkanı. O halletmeyecekte kim halledecek." dedik. "50 bin genç kızın başörtüsü mağduru olduğunu aktardık. TBMM'nin başkanı ne dese beğenirsiniz. SOLCU(!)CA cevap verdi." "BEYLER. BU ÜLKE KOLAY KURULMADI. GEREKİRSE 500 BİN İNSANDAN BİLE VAZGEÇERİZ" dedi.
"O zamanın DSP'li Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu "NİYE BURALARA GELİYORSUNUZ? SİZLER HİÇBİR ŞEYİ HAK ETMİYORSUNUZ demişti. FETÖ'CÜ POSTAL KONTROLLÜ DSP'NİN BU OLDUĞUNU SONRADAN ÖĞRENDİK. Umutlarımız o zamanlar için suya gömüldü. Taa ki 2002'de bir ampul yanana kadar." dediler.
EVET O AMPÜL TAM 15 SENEDEN BERİ TÜRKİYE'NİN ÜZERİNDE BİZLERE IŞIK VERİYOR. O AMPÜL İLE GELECEĞE DAHA UMUTLA BAKIYORUZ..
UYANIK OLALIM. GEÇMİŞİ UNUTMAYALIM. GEÇMİŞİ UNUTTURMAYALIM. O AMPÜLÜ DAİMA YANIK TUTALIM.
Saygılarımla
Faydalanılan Kaynak: Diriliş Postası Gazetesi 28 Aralık 2017 Hüseyin Yağmur - Ne günlerden ne günlere geldik?