Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 24 Ağustos'un ilk saatlerinde Karkamış'tan Suriye topraklarındaki Cerablus'a girilmesiyle başlayan Fırat Kalkanı Harekâtı'ndan pek çok haber, pek çok görüntü paylaşıldı bugüne kadar. Çoğu çatışma haberi ve görüntüsü olan bu paylaşımlardan en etkililerinden birini geçtiğimiz günlerde Reuters Haber Ajansı paylaştı. Kilis’in Elbeyli ilçesinin karşısında yer alan Suriye kenti Çobanbey'de Türk askeri konvoyu yeniden görüntülendi. Sınırdan Suriye'ye girip ilerleyen konvoyda, askerlerin nakledildiği araçlar da bulunuyor. Reuters Haber Ajansının geçtiği fotoğraflarda, çocukların yoldan geçen askerlere bozkurt işareti yaptığı görülüyor. Bozkurt, siyasi bir simge olmanın ötesinde bütün Türk Dünyasında kullanılan ve Türk anlamına gelen bir semboldür.
Sınırlarımız ötesinde bile çocukların büyük bir sevgi ve saygıyla karşıladığı Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu karşılanması Prof Dr. Tufan Gündüz’ün bir televizyon programında anlattığı 2009 yıllarına dayanan bir anıyı hatırlattı. Bosna Hersek’teki Uluslararası Barış Gücü içinde Türk Silahlı Kuvvetleri de görev yapıyor. Oradaki birliğimizin görevi , Bosna savaşı zamanında yerleştirilen mayınları bulup imha etmek ve
bununla birlikte yardıma muhtaç ailelere de yardımda bulunmak. Okulları, ayakta kalan camileri tamir ediyorlar… Mevsim kış, köylerde yardıma muhtaç aileler tek tek, isim isim tespit edilip Türkiye’den yardım kolileri dağıtılıyor. Bosna Hersek coğrafyası yer yer Karadeniz gibi. Köyler ve evler çok dağınık. Evin biri dağın bir yamacında, diğeri öbür yamaçtadır. Böyle köylerden birinde, yardım kolileri eldeki listeye göre dağıtılmaktadır.
Köyün birinde, dağıtımda görevli bir Bosnalı Türk görevlilere “Listeler oluşturulurken, burada bulunmayan bizim de o zaman listeye yazmayı unuttuğumuz şu yukarıdaki tepede oturan, yaşlı bir teyzemiz var. Ona da yardım verebilir misiniz?..” der. Dağıtım yapan görevliler “Tamam” der. Biri binbaşı, biri yüzbaşı iki Türk görevli omuzlarına yükledikleri kolilerle doğru dürüst yolu olmayan her tarafı karla kaplı yokuşa doğru
yürürler. Bin bir güçlükle eve varırlar. Kapıyı çalarlar. Çoluğunu çocuğunu savaşta kaybetmiş yaşlı bir teyze açar kapıyı. Omuzlarında koliler bulunan komutanlara sorar:
“Türk müsünüz?..” Komutanlarımız cevap verir: “Evet !” Yaşlı teyzenin gözlerinden yaş dudaklarından şu söz dökülür : ““Geleceğinizi biliyordum…” İki subayımız şaşkınlık içinde kapının önüne çöker ve dudaklarından Çırpınırdın Karadeniz Marşının şu mısraları dökülür:
“Vefalı Türk geldi yine…
Selam Türk’ün bayrağına…”
Her Türk’ün gururla söylediği bu marşın sözleri , 1914 de Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na girmesini büyük bir merakla ve heyecanla izleyen Azerbaycan şairi Ahmet Cevat Hacıbeyli tarafından yazılmıştır. Bu şiir, Nuri Paşa’nın kumandasında Osmanlı askerlerinin Azerbaycan Türklerini Ermeni ve Rus soykırımından kurtarmak için yaptığı fedakârlığa atfen bestelenmiştir.
İşte tarihi, yeri ne olursa olsun değişmeyen bazı gerçekler vardır: Türk, merhamettir, Türk adalettir, Türk yardımdır, Türk sevgidir, Türk şefkattir, Türk insanlıktır. O yüzden 2009’da Bosna’dan, 2017’de El-Bab’tan bir nağme yükselir:
“Vefalı Türk geldi yine,
Selam Türk’ün bayrağına…”