15 Temmuz ruhuna bakın, korkuyu göremezsiniz. Sahiplendikleri değerler ise; Sala, Ezan, Tekbir, Vatan, Bayrak, bu beş kavramın her biri diğerlerini besliyor.
Anadolu insanı bu değerlerle birlikte yaşayınca mutludur. Sala ve Ezan okununca ruhu okşanıyor, Tekbir getirilince duyguları şahlanıyor, Vatan ve Bayrağı uğruna canın seve seve veriyor.
İster siyaset, ister bürokrasi, ister sivil toplum örgütleri bazında olsun eğer sizin bu halka hizmet etme gibi bir derdiniz varsa, bu beş değerle barışık olun, göreceksiniz siz halkla halk sizinle barışık hale gelecek, çalışmalarınızın verim kat sayısı artacaktır.
Ayrıca bu değerlerle barışık olan selam ve dua ile de barışık olur. Selam ve Dua ise hayatın huzur iksiridir kanaatimce.
Düşünün birbirine selam veren, birbirine dua eden kimseler biri diğerine zarar verebilir mi? Onun için yüce Allah Kur’anı Kerimde peygamberine şöyle ferman ediyor “Deki sizin dualarınız olmazsa Allah katında ne ehemmiyetiniz var?”, duanın değeri daha nasıl izah edilebilir, değil mi?
O zaman hak ve adalet şemsiyesi altında; Yasamanın katkıları, Hükümetin uygulamalarıyla ne gerekiyorsa onu yapalım. Bir yargımız kalıyor o da vicdanın asıl kaynağı olan ilahi öğretinin ışığında adil kararlar alsın ve rahat edelim.
Anadolu gibi, dünya cenneti misali bu yarım adada maddi manevi açıdan rahat yaşayamıyorsak batının batıl değerlerinin peşinde koştuğumuzdan kaynaklanıyor bence.
Korku siyasetinden uzak durmak için şu üç kavramı konuşma dilimizden çıkaralım; Bölücülük, İrtica, İhanet… bu kavramlar üzerinde yapılan siyaset verimli olmuyor, çünkü bunlar korku ürünü ifadelerdir. Eğer gerçekten biz bu memleketin evladı isek, helal lokma yiyerek yetişmiş isek bizim korkudan yana bir endişemizin olmaması lazım.
Bu ülke 81 milyon insanımızın vatandaşlık ekseninde tapulu malıdır. Sevk ve idaresi birilerine verilişse bu sorumlukla çalışmalıdır.
Yeni sitem başkanlık sistemine benzemesi münasebetiyle beraberine eyalet yönetimini de tartışmaya açabilir, sakın birileri bölücülük kavramına endeksli eyalet sistemini eleştirmesin, o zaman sağlıklı bir eleştiri imkanı olmaz, müsaade edin enine boyuna tartışılsın, sonunda halk karar versin. Baksanıza onca yalan yanlış algıya rağmen hem Doğuda, hem Güneydoğuda parti düzeyinde Ak parti, CB tercihinde Recep Tayyip Erdoğan birinci oldu. Yani ülkemiz yedi bölge, yedi eyalete ayrılırsa tatlı rekabetle ve daha pratik yönetim imkan kazanacak, merkezi yönetimin yükü hafifleyecek, mesele budur.
İster inanın ister inanmayın vali ve kaymakamların kayyum olarak görevlendirilmesi ve kabiliyetleri olan bu kimselerin başarı göstermesinin altında yatan asıl neden ilgili yönetim biriminin çift başlılıktan kurtulmasıdır.
Hem illerdeki valilikler birer tüketim kurumlarına dönüşmüş, bir çoğu halktan kopuk “padişahım çok yaşa” diyebilecek bir kesim insanlar etraflarında var, onunla avunarak kendini mutlu hissediyorlar. Günleri sayılı, hesap verme gibi bir endişeleri yok kağıt üzerinde devleti sevk ve idare ediyorlar, bunla birlikte her bir valilikte bulunan çalışanlar devlete bir hayli pahallıya mal oluyorlar.
Bundan sonra pozitif bir eleştiri ile her fırsatta Külliyeye ve meclise destek vermek oradan yararlı kararnamelerin ve kanunların çıkmasına önayak olma gerekir diye düşünüyorum.
Muhalefet dahi bu perspektiften yeni sisteme bakmalı bakmalı ki ülke her gün bir öncekinden daha iyi olsun, mümkün mü mümkün,
Nasıl mı?
*Belli şartlar dahilinde kamuoyunun vicdanına sızı vermeden siyasi genel af çıkaracaksınız,
*Kürt meselesini yasal ve anayasal düzeyde hal edeceksiniz,
Çözüm mü arıyorsunuz Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanlarından Adnan Tanrıverdi’nin dediğini yapın gerinse karışmayın. O kimi Tanrıkullarına benzemez.
*İsraftan kaçının özellikle devlet işleyişinde israftan uzak durun. Çünkü devletin hazinesinde fakir fukaranın payı var,
*Hiçbir vatandaşımızın aç ve açıkta kalmasına meydan vermeyin,
*Aile kavramını önemseyin ve evliliklerin kolaylaştırılması için teşviklerde bulunun,
*Eğitim öğretimimizi 15 Temmuz ruhu ile barışık hale getirin.
O zaman bu memlekette yaşamın nasıl da cazip hale geleceğini hepimiz birlikte müşahede edeceğiz.
Ben Türkiye cumhuriyetinin imanlı, edepli, kanaatkar ve cesur vatandaşıyım, ne diye korkayım? Sinsi ve gizli düşmanların varsa ki vardır onlar korksun!
Onurlu bir yaşam herkes kadar benim de hakkım, bana sıkıntı verenler utansın!
Vesselam…