Sinema akımları arasında en çok bilinen ve uzun yıllardır kendi şahsına münhasır üslubuyla bir çok filmi bizlerle buluşturan akımlardan birisi Film Noir ( Kara Film ) dır.
Basit yaklaşımla gangster filmleri denilince Film Noir akla gelmektedir. Bu akımın başlıca özellikleri; bir gangster hikayesini odağına alması, Femme Fatale ( Öldürücü Güzellik) karakterinin vahşi cazibeli bir dişi karakter olarak yansıtılması, bol bol alkol ve tütün tüketimi ve bunun izleyicinin gözüne sokulmasıdır. Bu akım içerisinde yer alan filmlerde yüzyıllardır insanoğlunun en büyük problemleri arasında yer alan ataerkil alt bilinç en yüksek perdeden ele alınmakta adeta erkek egemen bir toplumda kadının varlığının yalnızca cinsel bir obje olarak yer aldığı imajı empoze edilmektedir. Buram buram erillik kokan film noir yapıtları aynı zamanda mafyavari kolonileşmenin ve şiddeti meşrulaştırmanın holywood dilidir. Bireysel silahlanmadan tutun da gayrimeşru ticaret biçimlerine kadar her türlü kara düzen iş katarsis duygusu ile zihinlerimizde olumlanmaktadır.
İzleyici her türlü eserde ana karakter ile özdeşlik kurar. Bu bağ Katarsis adı verilen bir arınma duygusunu beraberinde getirir. Ana karakterin referans alınması ile hedef kitle aynı yaşam koşullarını arzulama ve ana karakterin sahip olduğu şeylere ulaşmayı hedeflemektedir. Kısa yoldan gayrimeşru ticaret işine giremeyeceği ve bir o kadar hızlı varsıllaşamayacağı göz önünde bulundurulduğunda elinde kalan tek şey ise ŞİDDET’tir.
Tehlikeli ve tekinsiz bir baş aktörün diyalektiği ise aynı minvalde bir aktristir. Böyle bir aktristte aranan ilk özellik ideal imaj yaratma kaygısından dolayı seksapeliteyi öne çıkarmaktır. Bu nedenledir ki Film Noir akımı içerisinde yer alan kadın karakterlerin ortak özelliği, GÜÇ ve HIRS ikilemi yaşayan bir kötücül erkek karakterin hegemonyasında kalmaktır. Al Pacino’lu SCARFACE’ de Michelle Pfeiffer, GOODFELLAS’ da Lorraine Bracco, PUBLIC ENEMIES’ de Marion Cotillard, LIVE BY NIGHT da Elle Fanning hatta BASIC INSTICT’de Sharon Stone ve dahası . . .
Sonuç olarak, Hoolywood yapımı Film Noir filmlerinde kadına yönelik şiddet özendirilmekte, kadın yalnızca bir seks objesi olarak atfedilmekte bir adım ötesinde ise kadınlara bundan ötürü üst bir statü bahşedilmektedir. Belki de günümüzde kadınlar daha bilinçli oldukları ve haklarını daha fazla savundukları için ancak bir kaç yılda bir Film Noir yapılmakta, onlarda 70 ‘lerin ve 80’ lerin TOP film noir yapımlarının gölgesinde esameleri dahi okunmamaktadır. Bir gün bu anlayışın yıkılacağı ve cesur kadın yönetmenlerin Film Noir yapabileceği bir sinema dönemi çok da uzak olmasa gerek.