Biz ne çizikler gördük birader. Hemde öyle böyle değil. Bi dönem rahmetli bir arabesk sanatçısının konserlerinde vücutlarına çizik üstüne çizik atanların envai çeşidini gördük. Ne psikopatların, masumların üzerinde çizgilerin envaısına şahit olduk. Atılan bu çizikler, neyi ifade ediyor? manası ne idi, inanın ben bilmediğim gibi kendisine çizik üstüne çizik atan garipte bilmiyordur. Eminim.
Lâkin aşağıda okuyacağınız çizik hadisesi öyle böyle bildiklerinizden bir çizik değil.
Elli iki yıllık hayatımda böyle;
Mana dolu,
İnce bir ruhun,
Maneviyatla dolu,
Teslimiyetle müsemma olmuş kalblerin çizdiğine ilk defa görüyor, duyuyor ve okuyorum. Avam lisanı ile " hasta oldum birader" desemde inanın abartmış olmayacağım.
Bizler, ecdadımızın Kuran ve iman ile yoğrulmuş olan yüreğinin; merhamet duyguları ile neler neler yaptığını biliyoruz.
Dağın başında aç kalan yada kalması muhtemel hayvanlar ve onların beslenmesini sağlamak,
Hayatında hiç meyva yememiş çoluk çocuk için meyve dağıtmak,
soğukta, yağmurda, çamurda aç susuz kalacağını düşündüğü her türlü kuş için camilerin en müstesna yerlerinde adeta bir mimari şaheser yuvalar yapan merhamet ve şefkat misali bir ecdadın evlatlarıyız. Dedelerimizle; ne kadar gurur duysak, ne kadar iftihar etsek gene az gene az.
Bu nezaket, nezahet, merhamet ve şefkat dolu davranışlara daha bir çoklarını ilave etmen(m)iz, mümkündür. İnanın şöyle bir araştırırsanız " yok artık yaaaa, bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir merhamet, bu nasıl bir insanlık" diyeceğiniz daha çooook tarihi olaylar ile karşılaşırsınız.
Tabii ki bunun yegane ve tek kaynağı
KUR-AN dır İMANDIR. Elhamdülillah.
Bizim medeniyetimiz dili olan bir medeniyettir. Bu dil esas itibarıyla vahiy merkezlidir. Beşikten mezara kadar, hayatın bütün alanlarını ve hatta ahiret hayatını ihata eder. Her duruma, olgu ve olaya dair söyleyeceği mutlaka bir şey vardır. Eski mimarimize bir göz attığımızda çeşme, câmi, medrese, türbe, tekke, şifahane, imarethane, kütüphane, çarşı ve benzeri yapıların uygun bir yerinde, işleviyle ilgili kitabelere rastlarız. Mesela tarihî çeşmeleri incelediğimizde aşağıda zikredeceğimiz iki âyet-i kerîmeden birini veya ikisini birlikte sıkça görürüz: ”Hayatı olan her şeyi sudan yarattık.”
(Enbiyâ; 30)
“Rableri onlara tertemiz bir içecek
ve daha niceleri...
Son olarak 15-09-2017 tarihinde; önce internete, oradan da tüm watsap gruplarına düşen bir paylaşımı okuduk(m). İnanın elli iki yaşındayım ve bunu ilk defa okuyordum. Okuyunca da bir kez daha ecdadım ile, dedelerim ile, atalarım ve şanlı tarihim ile bir kez daha gurur duydum, onurlandım.
Ekmeğe atılan o TEK ÇİZİK oraya değil; sanki benim kalbime ve ruhuma atılmıştı.
Okuyanlar biliyordur, bilmeyenlerde öğrenmesi için gelin beraber okuyalım.
Bakın Ekmeğin Üzerine Neden Bir Çizgi Atılıyormuş?
Orhan Gâzi Hazretleri Bursa'yı fethetdikden bir müdded sonra Uludağ'ın eteklerindeki fırıncıları denetliyordu.
Bir fırında ekmeklerdeki çizgiler dikkâtini çekdi.
Sordu;"Ekmeklerin üzerinde neden üç çizgi var?"
Fırıncı cevâben;
"Sultânım biz Hıristiyânız yediğimiz ekmek, Tanrı, oğul ve kutsal rûhu hatırlatsın diye ekmeklerin üzerine üç çizgi çekeriz" dedi.
Orhan Gâzi Hazretleri bu durumdan çok etkilendi bir fermân yayınladı.
"Bundan sonra böyle bütün Müslümân fırıncılar Allâh'dan başka İlâh olmadığına işâret etmek için ekmeğin üzerine bir çizgi çeke...!
O gün bugündür nezih bir itikâd üzere olan Müslümân Türk'ün ekmeği bile tevhîdi haykırmaktadır. Bugün bu geleneği ekmek ustaları, ustalarımız biliyorlar mıdır acaba? İnşaallah biliyorlardır. Bilmiyorlarsa da bugün inşaallah öğrenmiş olurlar.
Ecdadın, bu kadar mana dolu bir üslub ile ekmeklerimize atılan bu çiziği inşaallah bizlerde sadece ekmeklerimize değil
KALBLERİMİZE,
RUHLARIMIZA,
BENLİĞİMİZE,
kısacası
Bizi biz yapan ve yapacak olan bütün değerlerimize atar bütün benliğimiz ile
HAK VE HAKİKATİ
TEVHİD-İ HAYKIRIRIZ.
Selâm ve dua ile