6 Ekim 2017 tarihin de bu haber portalında çıkan bir yazıda yazar hanımefendinin;
EĞİTİM,
KYK,
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ,
CEMAATLER
ile alakalı olarak bir yazı yayınlandı.
Yazarın; özellikle eğitim ile alakalı olan düşüncelerine sonuna kadar katılırken, birden bire konu cemaatlere oradan da Isparta da yapılan yada yapılmış olan KYK üzerinden Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine yönelmiş bunun üzerinden de, Bediüzzaman Said Nursi ye vurulmuş ta vurulmuş.
Yazar hanımefendi; aşağıda yayımlanan yazısının HATALAR ve İFTİRALAR ile dolu olan kısmında;
......
Asıl bir çoğumuzun bilmediği haber ise şöyle; Isparta’da KYK’na ait, Ülkenin en büyük Yüksek Öğrenim Yurdu yapılmış.
Bu yurt projesi özellikle Nur Cemaati’nce büyük ilgi görmüş.
Toplamda 5 bin öğrenci kapasiteli yurt, Cemaat tarafından denetlenecek. 2600 erkek, 2400 kız öğrenci barınacak.
Erkek öğrencilerin yurduna ‘’BEDİÜZZAMAN’’ Kız öğrencilerin yurduna ‘’ MİHRİ HATUN’’ adı verilmiş.
Biliyoruz ki Saidi Nursi, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanıdır. Biliyoruz ki Saidi Nursi, İngiliz ajanıdır.
....
Bir Cemaatten ağzı yanan bir ülke, başka Cemaatlere geleceğini nasıl teslim eder.
Ülkenin terör kadar önemli bir sorunu da Cemaatlerdir.
Bugün ülkeyi öyle bir duruma getirdiler ki; Toplum geriledikçe Cemaatler çoğalıyor, Cemaatler Çoğaldıkça da toplum geriliyor.
Çağdaş, Laik ve Tam Bağımsız Türkiye için bütün Cemaatler kapatılsın...
diye yazmış.
Öncelikli olarak şunu belirtmek isterim ki; araştırılmadan ve tetkik edilmeden sadece ve sadece SİYASİ İDEOLOJİ ile yazılmış bir yazı, keşke bir de bu konu üzerinde araştırma yapılıp Çağımızın bir Asr-ı Saadet müslümanı olan Bediüzzaman Said Nursi ile alakalı olarak bilgi sahibi olsa idiniz.
Gelelim yazının bir kısmın daki HATA ve İFTİRALARA.
Diyorsunuz ki;
Asıl bir çoğumuzun bilmediği haber ise şöyle; Isparta’da KYK’na ait, Ülkenin en büyük Yüksek Öğrenim Yurdu yapılmış.
Bu yurt projesi özellikle Nur Cemaati’nce büyük ilgi görmüş.
Toplamda 5 bin öğrenci kapasiteli yurt, Cemaat tarafından denetlenecek. 2600 erkek, 2400 kız öğrenci barınacak.
YANLIŞ ( 1)
Şu bir gerçek ki (atladığınızı düşünmüyorum) KYK lar devletin bir kuruluşudur. Buraların idaresi, yönetimi ve tüm hizmete müteallik işleri bizzat devletin kontrolündedir. Sizin bahsettiğiniz gibi bir cemaatin ne kontrolündedir, nede boş bırakılıp bahsettiğiniz o cemaatlere kontrol ettirirler (!)
Öyle;
SALDIM ÇAYIRA MEVLA KAYIRA bir oldu bitti durum hiç bir zaman olmaz, olmadı, olmayacak Meraklanmayın.
Haaa isme gelince. Düşünenleri TEBRİK EDERİM. Yüreklerine sağlık.
İnşaallah bundan sonra yapılacak olan KYK lara da isim olarak;
OSMAN GAZİ,
ORHAN GAZİ,
FATİH SULTAN MEHMED,
YAVUZ SULTAN SELİM,
ABDÜLHAMİT HAN, gibi ecdadımın isimlerini verirler. Benim ki; sadece bir dua bir temenni.
Önce bu hatayı bir düzeltmek lazım öyle değil mi? Safi zihinleri bulundurmak pek hoş olmuyor, olmasa gerek.
YANLIŞ (2)
Cumhuriyet düşmanı olduğunu iddia ediyorsunuz.
Oysa Bediüzzaman , Cumhuriyetciyim diyenlerden de Cumhuriyetci olduğunu yazmış olduğu Şuâlar isimli eserinde yer alan bir mektubunda “Eskişehir Mahkemesinde gizli kalmış, resmen zapta geçmemiş ve müdafaatımda dahi yazılmamış bir eski hatırayı ve lâtif bir vakıa-i müdafaayı (müdafaa maksadıyla anlatılan olay) aynen beyan ediyorum” der.
Ardından kendisine yöneltilen “Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?” sorusuna verdiği cevabında “Yaşlı mahkeme reisinden başka daha siz dünyaya gelmeden ben dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım ispat eder” dedikten sonra, Kubbe-i Hâsiye’de yaşadığı karınca hadisesini aktarır.
Bediüzzaman, Cumhuriyetçilikle ilgili savunmasının devamında “Hulefâ-i Râşidîn”in, yani ilk dört Halifenin sadece Halife olmadıklarını, aynı zamanda her birisinin “Reis-i Cumhur,” yani “Cumhurbaşkanı” hükmünde olduğunu söylemiştir. Üstelik bu vasfın “mânâsız isim ve resim”den ibaret olmadığını, gerçek mânâda adalet ve hürriyeti içinde barındırdığını, birer dindar Cumhuriyetçi olduklarını ifade etmiştir.
YANLIŞ (3)
SAİD NURSİ İNGİLİZ AJANIDIR..
2 Ekim 1923, İstanbul'a 13 Kasım 1918'de gelen ve 16 Mart 1920'de kenti tamamen işgal eden İtilaf Devletleri'ne ait son birliklerin, Dolmabahçe rıhtımından gemilere binerek kenti terk etmesinin tarihidir.
İşgal kuvvetlerinin İstanbul'u terk etmesinde en büyük nedenlerin başında Bediüzzaman Said Nursî'nin işgalcilere karşı gizlice neşredilip el altından dağıtılan "Hutuvat-ı Sitte" adlı eseri gelmektedir.
Said Nursi, o dehşetli günlerde Anadolu’nun dört bir yanı işgalci kuvvetlerle sanıldığı bir sırada, başta Ingiliz olarak istilacılann yüzlerine tükürürcesine matbaa lisânıyla, İslâm’ın izzet ve şerefini haykıran ve şehâmet-i îmaniyesini çekinmeden izhar etmiştir.
**
"Bir zaman İngiliz devleti, İstanbul Boğazının toplarını tahrip ve İstanbul'u istilâ ettiği hengâmda, o devletin en büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesinin Başpapazı tarafından Meşihat-ı İslâmiyeden dinî altı sual soruldu. Ben de o zaman Dârü'l-Hikmeti'l-islâmiyenin âzâsıydım. Bana dediler: "Bir cevap ver. Onlar, altı suallerine altı yüz kelimeyle cevap istiyorlar."
Ben dedim: "Altı yüz kelimeyle değil, altı kelimeyle de değil, hattâ bir kelimeyle dahi değil, belki bir tükürükle cevap veriyorum. Çünkü, o devlet, işte görüyorsunuz, ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı, mağrurâne üstümüzde sual sormasına karşı, yüzüne tükürmek lâzım geliyor. Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne! demiştim" dediği eser:
Hutuvât-ı Sitte
(Bu Hutuvât-ı Sitte adlı eser, Üstad Bediüzzaman Said Nursî tarafından 1920-1923 yıllarında İstanbul’un işgali sırasında yazılıp işgalcilere karşı gizlice neşredilmiş ve el altından dağıtılmıştır. Bu eserin dağıtımından sonra İngiliz başkumandanı Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin ölüm fermanını imzalamıştır.
YANLIŞ (4)
Biliyoruz ki Saidi Nursi’nin hayatı Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanetle geçmiştir.
Diyorsunuz.
Oysa; Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri gün gelmiş; medreselerde ilme irfana hizmet etmiş, gün gelmiş vatanın selameti tehlikeye düştüğünde talebeleri ile cepheye koşarak vatan müdafaasında bulunmuştur. Tabii bunları araştırmak, okumak, sormak lazım. Bugün dünyada 79 ülkede Risale i Nurlar Ve Bediüzzaman Said Nursi okunuyor, inceleniyor, üzerinde tezler yazılıyorken ; biz hala tek tip düşüncenin küflü zindanlarında hala düşmanlık yapmakta, hala kuru iftiralar atamaktayız. Heyhat...
Gönüllü alay komutanı olarak doğuda gönüllü milis kuvvetleri ile Ruslara kan kusturduğunu ve bu savaşta esir düştüğünü ve daha nice hizmetlerini saymakla bitiremeyiz.
Bu vatana asıl en büyük hizmeti ise
milli ve manevi değerlerden uzak, dinine ve vatanına uzak olarak yetiştirilen bir neslin İMANI nın kurtulması için yazmış olduğu 130 parçadan mürekkeb Risale i Nur Külliyatı eseri ile hizmetlerin en büyüğünü yapmıştır. Bugün milyonlarca genç ve ihtiyar Bediüzzaman Said Nursi'ye dua etmektedir.
Camilerin; ahır, bar, pavyon yapıldığı, açık olan camilerinde minarelerinden ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER demenin YASAK OLDUĞU, okuyanlarında türlü türlü eza ve cezaya mahkum edildiği, zindandan zindana atıldığı bir dönemde her türlü işkenceye ezaya çarptırılmış, defalarca zindanda zehirlenmiş bir İSLÂM kahramanıdır.
Diyorsunuz ki;
"Bugün ülkeyi öyle bir duruma getirdiler ki; Toplum geriledikçe Cemaatler çoğalıyor, Cemaatler Çoğaldıkça da toplum geriliyor.
Çağdaş, Laik ve Tam Bağımsız Türkiye için bütün Cemaatler kapatılsın...
Korkmayın; Cemaatlerden bu ülkeye zarar gelmez,
gelmedi,
gelmeyecek inşaallah.
Sadece ve sadece cemaatleri özellikle de bizzat
RİSALE İ NURU
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
NURCULARI
okuyun ve iyi tanıyın.
Okuyun, zira
OKUDUKÇA TANIYACAK
TANIDIKÇA HAYRAN KALACAK
HAYRAN KALDIKÇA YAZDIKLARINIZA ......
Selâm ve dua ile