Yüzyıllar boyunca dünyaya hükmeden, Âleme nizam veren şanlı ecdadın torunları olan bizler, emperyalizmin içimizdeki ve dışımızdaki temsilcileri ile öyle bir hale getirildik ki, savaşlar ile başaramadıklarını, neslimizi dini ve ahlaki değerlerinden uzaklaştırarak adım adım başarmakta ve Sabırlar çalışmalarına devam etmektedirler.
Bunun en belirgin göstergelerinden biride kendi Dini ve milli günlerini ya da bayramlarını, sanki bize aitmiş gibi gösterip, Bunların kutlanmasına karşı çıkanların yobaz, çağ dışı kişilermiş gibi algılanmasını Milletimiz geneline kabul ettirmeyi başarmışlardır. Örneğin istisnalar hariç 31 Aralıkta Kutlanan Yılbaşı(?) programlarına karşı çıkan ya da çıkacak olanlar, görecekleri tepkiden çekinerek yavaş yavaş sesleri çıkmaz hale gelmiş getirilmiştir.
Peki, Müslüman bir Türk genci için 31 Aralık tarihi ne ifade etmelidir. 31 Aralık tarihinin yılbaşı olarak kutlanması niçin sorun teşkil etsin?
Sorunun cevabı sanırım şu olmalıdır. Cihanda bir tek gayrimüslim gösterin ki 31 Aralık tarihini MEKKENİN FETTİ OLARAK kutlasın ya da KURBAN bayramımızı, RAMAZAN bayramımızı Bayram olarak kutlamak için günler hatta haftalar öncesinden devlet eli ile belediyeler aracılığı ile Sivil toplum kuruluşları vasıtası ile şanlı ecdat torunları olan bizleri YILBAŞI (? ) Kutlamaya hazırlasın.
Elbette ki 31 Aralık tarihi Müslüman ülkelerde dâhil maalesef Tüm dünya genelinde Yeni bir yılın başlangıcı olarak kabul ediliyor ve tüm sosyal, siyasi ve ekonomik planlar 1 Ocak tarihine göre yeniden dizayn ediliyorken, 21. YY’ da Ülke olarak kendimizi 1 Ocak tarihine göre hazırlamak akılcılığın gereğidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus gayri Müslimlere özenip 31 Aralık tarihini onlar gibi kutlamamaktır.
Sakın ola kimse çıkıp da şunu demesin. Biz “NOEL” i değil “YIL BAŞI”nı kutluyoruz. 31 ARALIK Tarihini Müslüman olmayanlar gibi, onların inandıkları şekli ile kutlamıyoruz. Biz bu günü bir arada toplamak için vesile ediyoruz. Emin olun ki bu cevabı verenler olarak sadece ve sadece kendimizi kandırıyor, bizleri örnek alan çocuklarımızın da yarınlarında kendilerini kandırmalarına zemin hazırlıyoruz.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimiz Buyuru ki “Her kim bir kavme benzemeye çalışırsa oda onlardandır” Ve yine buyuru ki; “Karış karış arşın arşın sizden öncekilerin yollarına uyacaksınız. Hatta onlar bir keler(sürüngen hayvan) deliğinden girse sizde gireceksiniz” Sahabe-i kiram ( bizden öncekilerden maksat ) Yahudiler ve Hıristiyanlar mı ey Allahın resulü sorusu üzerine “ Onlar değilse ya kim” diyerek gayri Müslimlerin kendi inaçları gereği yapmış oldukları uygulamaları taklit etmemizi yasaklamıştır.
Öyle ise bizlere düşen Dinimizin gereği olarak 31 Aralık tarihini miladi takvime göre yeni bir takvim yılı başlangıcı olmasının dışında ayrı bir mana ve önem vererek kutlamamak, illa bir kutlama yapacak isek Müslüman’a yakışan bir şekilde 31 Aralık tarihini MEKKENİN FETTİ olarak idrak etmektir.
Bu duygu ve düşüncelerim ile Tüm Türk İslam âleminin 31 Aralık Mekke’nin Fethi’ni tebrik ediyor, selam sevgi ve saygılarımı sunuyorum.