Süleyman Gök
İyi Parti Denizli Merkez Efendi İlçe Yönetim Kurulu Üyesi İle Gençlik ve Siyaset Üzerine Röportaj
Gençlerin sivil toplum ve siyaset alanında fikir üretmelerini, aktif katılımcı olarak çalışmalarda bulunmalarını hayatım boyunca destekledim ve desteklemeye de devam edeceğim. Genelde yazılarımda gençlik katılımını önemseyen, gençlerin karar alma mekanizmalarında daha çok söz sahibi olmaları gerektiğinin altını çizen bir yaklaşımla hareket etmekteyim. Bu doğrultuda gerek şehrimizde gerekse de ülkemizde gençlik politika süreçlerine aktif olarak katılım gösteren gençlerin çalışmalarına yer vererek onlarla birlikte gelecek perspektifi çizmek istiyorum. Bu anlayış çerçevesinde ilk röportajımı siyaset bilimci ve genç bir siyasetçi değerli dostum İsa Uslu ile yaptık. İsa ile güncele ve siyasete dair konuşmalarımızdan ülkemizin geleceğine umutla bakabileceğimizi bir kez daha anladım. Değerli okuyucularımızın da ilgisini çekeceğini düşünüyorum.
İlk olarak kendi ağzınızdan özgeçmişinizi anlatır mısınız? İsa Uslu olarak sizi tanıyabilir miyiz?
1991 yılında Denizli’de doğdum, ilk ve orta öğrenimimi burada tamamladıktan sonra lisans eğitimimi Uşak Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde tamamladım. 2012 yılında Ahmet Ceylan ve Ozan Örmeci ile birlikte kurduğumuz Uluslararası Politika Akademisi’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttüm. Halen Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde siyasi partilerdeki kadın kolları yapılanması üzerine yüksek lisans tezim devam etmekte. 25 Aralık 2017 tarihinden itibaren İYİ Parti Merkez Efendi İlçe Teşkilatı’nda Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği yapmaktayım.
Siyasetle ilk tanışmanız nasıl oldu ve niçin aktif siyasette bulunmayı tercih ettiniz?
Siyasete lise çağlarımdan bu yana bir ilgim hep olmuştur. Televizyon ve gazetelerden gündemi takip etmeye daha o yıllardan başladım. Yıllar geçtikçe siyaseti daha yakından, daha bilinçli takip etmeye devam ettim. Ülkemizin ve insanlarımızın içinde bulundukları durumu göz ardı etmemeye özen gösterdim. Bunda seçtiğim eğitim alanının da etkisi oldu tabi. Bu ilgi bana, aldığım eğitimle siyasetin tarihini ve sosyolojisini de öğrenme fırsatı verdi. Bu ilgi ve eğitim birikimini artık teoriden pratiğe dökmenin kendimce zamanının geldiğine ve ülkeme bu şekilde hizmet edebileceğime karar verdiğim ve ülke olarak içinde bulunduğumuz sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi kısır döngüden bizi çıkaracak kişinin Meral Akşener olduğuna inandığım için aktif siyaset yapmayı tercih ettim. Söz konusu kısır döngünden çıkmak için biz gençler de elimizi taşın altına koymaya hazırız. Ayrıca Türkiye’de siyaset maalesef dünyadakine paralel olarak erkek hegemonyası içerisinde işleyen bir yapıda. Ancak her alanda olduğu gibi Türkiye siyasetine de artık bir kadın eli değmesinin zamanı geldi. Eğer bunu başarabilirsek, siyaset siyasilerin birbirlerine hakaret ettikleri bir zemin olmaktan çıkıp, nezaket ve hoşgörünün merkezi haline gelecektir buna eminim. Meral Akşener Hanımefendi bunu yapabilecek kadınlarımızın başında geliyor.
Siyasetin yerelden başladığına inananlardan mısınız? İyi bir siyasetçi olmayı hedeflemiş bir genç, siyaset bilimi okumak zorunda mıdır yoksa kendini yerel yönetimlerde geliştirmesi mi daha uygundur? Hemen hemen her meslek dalı için yapılan alaylı mektepli ayrımında hangi tarafın savunucususunuz?
Siyasetin yerel ya da başka dinamikler üzerinden ayrılmasını doğru bulmuyorum. Bir siyaset bilimci olarak siyaset yapmak için şüphesiz siyaset bilimi eğitimi almak zorunludur demek benim adıma doğru olmaz. Çünkü ülkemizde ihtisas alanı çok farklı olan cumhurbaşkanları ve başbakanlar milletimiz tarafından teveccüh görmüştür. Dolayısıyla bu konuda net bir ayrıma gitmek bizi yanlış bir yere götürecektir. Gençlerimiz kendilerinin nerede daha faydalı olacağını düşünüyorlarsa yetenekleri ölçüsünde ona karar vermeliler önce. Bu yukarıları hayal etmesinler, elde ettikleriyle yetinsinler şeklinde anlamlandırılmasın.
Açık ve net söylemek gerekirse alaylı – mektepli ayrımını da doğru bulmuyor ve taraf olmayı reddediyorum. Çünkü her alanda olduğu gibi siyasette de alaylı olup bu işi layıkıyla yapan büyüklerimiz olmuştur ve gelecekte de gençlerimiz olacaktır. Bu konuya vizyon meselesi olarak bakıyorum. Yaşadığımız çağ sürekli yenilenmeyi ve kendini geliştirmeyi mecbur kılıyor. Bu minvalde her güne yeni hedefler ve hayallerle uyanmalı. Şahsen buna inanıyorum.
Sosyal ağların siyasetle olan ilişkisini nasıl görüyorsunuz sözgelimi Twitter, Facebook ya da diğer sosyal paylaşım siteleri ve bloglar siyasette ne derece etkilidir ve parti olarak bu noktada bir çalışmanız, internetle ilgili işleri yürüten bir kadronuz var mı?
Geleneksel iletişim yöntemlerinin yerini, gelişen teknoloji pratikleri ile birlikte sosyal medya uygulamalarının almaya başlaması modadan ekonomiye, kültürden haberleşmeye kadar birçok alanı olduğu gibi siyaseti de azımsanamayacak derecede etkilemiştir. Sosyal ağların siyaset üzerindeki etkisi somut olarak bariz bir şekilde 2011 yılında Arap Baharı’nın etkilediği ülkelerden olan Mısır’da yaşanan devrim sırasında gözlemledik. Günümüzde tüm bilgi kirliliğine rağmen sosyal medyanın gücü yadsınamaz. Özellikle gençlerin hayatının bir parçası haline gelmiş olan sosyal medya uygulamalarına karşı parti olarak kayıtsız kalmamız mümkün değildir. Ayrıca geleneksel medya araçları üzerinden kitlelere ulaşmamıza bazı kısıtlamaların getirildiğini de düşünürsek İYİ Parti olarak sosyal medya çalışmalarına büyük önem atfediyoruz ki genel başkanımız da çoğunlukla açıklamalarını şahsi twitter hesabından attığı tweetlerle yapmaktadır. Parti olarak tüm ilçe teşkilatlarımızda işi sadece sosyal medya olan kadrolarımız mevcuttur. Söz konusu bu kadrolar aktif bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu konuya zaman ayırmaktan kaçmıyoruz-kaçamayız. Özelde Denizli genelde ise Türkiye’de İYİ PARTİ’NİN genel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Halkımızın neden iyi partiyi denemeli sizce?
Henüz 3 aylık bir partiyiz. Denizli özelinde ve Türkiye genelinde partimize toplumun farklı kesimlerinden yoğun ilgi olduğunu görüyoruz. Özellikle kadınlardan ve gençlerden gelen ilgi bizi memnun ediyor. Denizli’deki teşkilat binalarımız daha inşaat aşamasındayken bile üye olmak için gelen yüzlerce vatandaşımız oldu. Her yeni günde, yine gönüllü olarak hiçbir beklentiye girmeden bu cesurlar hareketine hizmet etmekten kaçmayacak onlarca insanımızla karşılaşıyoruz. Genel başkanımız da her gün en az bir şehre giderek vatandaşlarımızla kucaklaşıp onların dertlerini dinliyor. Gittiği her yerde yoğun bir ilgi ile karşılanıyor. Ekranlarda, neredeyse her akşam İYİ Parti konuşuluyor. Tabi bunu parti temsilcilerimizi davet etmeden yapıyor bazı kanallar ama bu bile başlı başına partimizin yükselen bir ivme içinde olduğunu göstermeye yetiyor.
Denizli’de ve tüm ülke sathında vatandaşlarımızın hayata dair çözülmeyi bekleyen sorunları var. Biz çalışan, üreten büyük bir millet, büyük bir ekonomiyiz ancak paylaşamıyoruz. Parti olarak hakça paylaşmayı, adil olmayı, farklılıklarımızla yaşayabilmeyi başaracak bir Türkiye’yi milletimize hazırlamak istiyoruz. Biz bu zor dönemde gençlerimize iş, kadınlarımıza eşit yaşam hakkı, yaşlılarımıza huzur, güven ve bakım imkânı, çocuklarımıza mutluluk ve sağlık, milletimize birlik ve beraberlik getirmek için yola çıktık. Asgari ücretli ve emekli, artık hayat pahalılığı altında ezilmesin diye İYİ Parti var. İnsanlarımızı da bu cesurlar hareketine, bu iyilik hareketine destek vermeye davet ediyorum. Birlikte başaracağız.
Ülkemizin en dinamik kesimini gençler oluşturmaktadır. Sizde genç bir siyasetçi ve gençlerin sorunlarını da yakından bilen biri olarak bu konu hakkında ne söylemek istersiniz? İYİ PARTİ gençlere ne vaat ediyor?
Şu anda ülkemizde birçok problemi olup da bu problemlerine çözüm bulamayan bir kesim de gençlerimizdir. Yıllarca büyük zenginliğimiz olarak övündüğümüz genç nüfusumuzu heba ediyoruz. Dünyada genç nüfus anlamında bu kadar potansiyeli olup da bu potansiyeli son derece kötü kullanan bizden başka bir ülke yoktur diye düşünüyorum. Genç işsizliğimiz %20’nin üzerine çıkmış durumda. Söz konusu oranın büyük bölümünü, cumhuriyet tarihimizde görülmemiş şekilde eğitimli gençlerimiz oluşturuyor. Fakat çözüm için bir adım atılmıyor. Öngörülen çözüm ise referansların torpil seviyesine gelmesi ve adam kayırmacılığın işe alımlarda istisna olmaktan çıkıp alışkanlık ve asıl alım metoduna dönüşmesi olmuştur. Genel başkanımızın ifadesi ile söylemek gerekirse; “bugünün Türkiye’sinde kavruk Anadolu çocuklarının bir yere gelme şansı yok. Eskiden gençlerimizin böyle bir şansı vardı. İnsanlar okuyarak bir yerlere gelebiliyordu. Şimdi bunu yapmak istiyorsan bir yerlerden kağıt getirmen lazım.”
İYİ Parti toplumsal değişimlerin öncü aktörü olarak gençlerimizi görmektedir. Bu yaklaşımla, içinde bulunduğumuz toplumsal, sosyal ve siyasal darboğazdan çıkışın ve geleceğin inşasının merkezinde gençlerimiz olacaktır. Dolayısıyla gençlerimize her şeyden önce geleceğe güvenle bakabilecekleri, liyakat ve adaletin esas alındığı bir Türkiye vaat ediyoruz. Onlara uluslararası kurum ve kuruluşlar ile uluslararası iş gücü piyasasında etkin olarak yerini alabilmesi ve yine uluslararası alanda rekabet gücü edinebilmesinin önünü açacak bir ortam yaratacağız. Ülkemiz gençlerini eğitimden istihdama, sosyal gelişimden ruhsal gelişime, sportif yaklaşımdan sağlıklı bir birey olarak toplumsal fayda sağlaması için gerekli tüm tedbirleri alarak gençlerimizin imkân ve donanımlarını gelişmiş ülkelerdeki gençlerin seviyelerine çıkaracağız.
İlginiz ve zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Görüşlerimize yer verdiğiniz için Haberini Oku ailesine ve şahsınıza ben teşekkür ederim.
İyi Parti Denizli Merkez Efendi İlçe Yönetim Kurulu Üyesi İle Gençlik ve Siyaset Üzerine Röportaj
Gençlerin sivil toplum ve siyaset alanında fikir üretmelerini, aktif katılımcı olarak çalışmalarda bulunmalarını hayatım boyunca destekledim ve desteklemeye de devam edeceğim. Genelde yazılarımda gençlik katılımını önemseyen, gençlerin karar alma mekanizmalarında daha çok söz sahibi olmaları gerektiğinin altını çizen bir yaklaşımla hareket etmekteyim. Bu doğrultuda gerek şehrimizde gerekse de ülkemizde gençlik politika süreçlerine aktif olarak katılım gösteren gençlerin çalışmalarına yer vererek onlarla birlikte gelecek perspektifi çizmek istiyorum. Bu anlayış çerçevesinde ilk röportajımı siyaset bilimci ve genç bir siyasetçi değerli dostum İsa Uslu ile yaptık. İsa ile güncele ve siyasete dair konuşmalarımızdan ülkemizin geleceğine umutla bakabileceğimizi bir kez daha anladım. Değerli okuyucularımızın da ilgisini çekeceğini düşünüyorum.
İlk olarak kendi ağzınızdan özgeçmişinizi anlatır mısınız? İsa Uslu olarak sizi tanıyabilir miyiz?
1991 yılında Denizli’de doğdum, ilk ve orta öğrenimimi burada tamamladıktan sonra lisans eğitimimi Uşak Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde tamamladım. 2012 yılında Ahmet Ceylan ve Ozan Örmeci ile birlikte kurduğumuz Uluslararası Politika Akademisi’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttüm. Halen Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde siyasi partilerdeki kadın kolları yapılanması üzerine yüksek lisans tezim devam etmekte. 25 Aralık 2017 tarihinden itibaren İYİ Parti Merkez Efendi İlçe Teşkilatı’nda Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği yapmaktayım.
Siyasetle ilk tanışmanız nasıl oldu ve niçin aktif siyasette bulunmayı tercih ettiniz?
Siyasete lise çağlarımdan bu yana bir ilgim hep olmuştur. Televizyon ve gazetelerden gündemi takip etmeye daha o yıllardan başladım. Yıllar geçtikçe siyaseti daha yakından, daha bilinçli takip etmeye devam ettim. Ülkemizin ve insanlarımızın içinde bulundukları durumu göz ardı etmemeye özen gösterdim. Bunda seçtiğim eğitim alanının da etkisi oldu tabi. Bu ilgi bana, aldığım eğitimle siyasetin tarihini ve sosyolojisini de öğrenme fırsatı verdi. Bu ilgi ve eğitim birikimini artık teoriden pratiğe dökmenin kendimce zamanının geldiğine ve ülkeme bu şekilde hizmet edebileceğime karar verdiğim ve ülke olarak içinde bulunduğumuz sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi kısır döngüden bizi çıkaracak kişinin Meral Akşener olduğuna inandığım için aktif siyaset yapmayı tercih ettim. Söz konusu kısır döngünden çıkmak için biz gençler de elimizi taşın altına koymaya hazırız. Ayrıca Türkiye’de siyaset maalesef dünyadakine paralel olarak erkek hegemonyası içerisinde işleyen bir yapıda. Ancak her alanda olduğu gibi Türkiye siyasetine de artık bir kadın eli değmesinin zamanı geldi. Eğer bunu başarabilirsek, siyaset siyasilerin birbirlerine hakaret ettikleri bir zemin olmaktan çıkıp, nezaket ve hoşgörünün merkezi haline gelecektir buna eminim. Meral Akşener Hanımefendi bunu yapabilecek kadınlarımızın başında geliyor.
Siyasetin yerelden başladığına inananlardan mısınız? İyi bir siyasetçi olmayı hedeflemiş bir genç, siyaset bilimi okumak zorunda mıdır yoksa kendini yerel yönetimlerde geliştirmesi mi daha uygundur? Hemen hemen her meslek dalı için yapılan alaylı mektepli ayrımında hangi tarafın savunucususunuz?
Siyasetin yerel ya da başka dinamikler üzerinden ayrılmasını doğru bulmuyorum. Bir siyaset bilimci olarak siyaset yapmak için şüphesiz siyaset bilimi eğitimi almak zorunludur demek benim adıma doğru olmaz. Çünkü ülkemizde ihtisas alanı çok farklı olan cumhurbaşkanları ve başbakanlar milletimiz tarafından teveccüh görmüştür. Dolayısıyla bu konuda net bir ayrıma gitmek bizi yanlış bir yere götürecektir. Gençlerimiz kendilerinin nerede daha faydalı olacağını düşünüyorlarsa yetenekleri ölçüsünde ona karar vermeliler önce. Bu yukarıları hayal etmesinler, elde ettikleriyle yetinsinler şeklinde anlamlandırılmasın.
Açık ve net söylemek gerekirse alaylı – mektepli ayrımını da doğru bulmuyor ve taraf olmayı reddediyorum. Çünkü her alanda olduğu gibi siyasette de alaylı olup bu işi layıkıyla yapan büyüklerimiz olmuştur ve gelecekte de gençlerimiz olacaktır. Bu konuya vizyon meselesi olarak bakıyorum. Yaşadığımız çağ sürekli yenilenmeyi ve kendini geliştirmeyi mecbur kılıyor. Bu minvalde her güne yeni hedefler ve hayallerle uyanmalı. Şahsen buna inanıyorum.
Sosyal ağların siyasetle olan ilişkisini nasıl görüyorsunuz sözgelimi Twitter, Facebook ya da diğer sosyal paylaşım siteleri ve bloglar siyasette ne derece etkilidir ve parti olarak bu noktada bir çalışmanız, internetle ilgili işleri yürüten bir kadronuz var mı?
Geleneksel iletişim yöntemlerinin yerini, gelişen teknoloji pratikleri ile birlikte sosyal medya uygulamalarının almaya başlaması modadan ekonomiye, kültürden haberleşmeye kadar birçok alanı olduğu gibi siyaseti de azımsanamayacak derecede etkilemiştir. Sosyal ağların siyaset üzerindeki etkisi somut olarak bariz bir şekilde 2011 yılında Arap Baharı’nın etkilediği ülkelerden olan Mısır’da yaşanan devrim sırasında gözlemledik. Günümüzde tüm bilgi kirliliğine rağmen sosyal medyanın gücü yadsınamaz. Özellikle gençlerin hayatının bir parçası haline gelmiş olan sosyal medya uygulamalarına karşı parti olarak kayıtsız kalmamız mümkün değildir. Ayrıca geleneksel medya araçları üzerinden kitlelere ulaşmamıza bazı kısıtlamaların getirildiğini de düşünürsek İYİ Parti olarak sosyal medya çalışmalarına büyük önem atfediyoruz ki genel başkanımız da çoğunlukla açıklamalarını şahsi twitter hesabından attığı tweetlerle yapmaktadır. Parti olarak tüm ilçe teşkilatlarımızda işi sadece sosyal medya olan kadrolarımız mevcuttur. Söz konusu bu kadrolar aktif bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu konuya zaman ayırmaktan kaçmıyoruz-kaçamayız. Özelde Denizli genelde ise Türkiye’de İYİ PARTİ’NİN genel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Halkımızın neden iyi partiyi denemeli sizce?
Henüz 3 aylık bir partiyiz. Denizli özelinde ve Türkiye genelinde partimize toplumun farklı kesimlerinden yoğun ilgi olduğunu görüyoruz. Özellikle kadınlardan ve gençlerden gelen ilgi bizi memnun ediyor. Denizli’deki teşkilat binalarımız daha inşaat aşamasındayken bile üye olmak için gelen yüzlerce vatandaşımız oldu. Her yeni günde, yine gönüllü olarak hiçbir beklentiye girmeden bu cesurlar hareketine hizmet etmekten kaçmayacak onlarca insanımızla karşılaşıyoruz. Genel başkanımız da her gün en az bir şehre giderek vatandaşlarımızla kucaklaşıp onların dertlerini dinliyor. Gittiği her yerde yoğun bir ilgi ile karşılanıyor. Ekranlarda, neredeyse her akşam İYİ Parti konuşuluyor. Tabi bunu parti temsilcilerimizi davet etmeden yapıyor bazı kanallar ama bu bile başlı başına partimizin yükselen bir ivme içinde olduğunu göstermeye yetiyor.
Denizli’de ve tüm ülke sathında vatandaşlarımızın hayata dair çözülmeyi bekleyen sorunları var. Biz çalışan, üreten büyük bir millet, büyük bir ekonomiyiz ancak paylaşamıyoruz. Parti olarak hakça paylaşmayı, adil olmayı, farklılıklarımızla yaşayabilmeyi başaracak bir Türkiye’yi milletimize hazırlamak istiyoruz. Biz bu zor dönemde gençlerimize iş, kadınlarımıza eşit yaşam hakkı, yaşlılarımıza huzur, güven ve bakım imkânı, çocuklarımıza mutluluk ve sağlık, milletimize birlik ve beraberlik getirmek için yola çıktık. Asgari ücretli ve emekli, artık hayat pahalılığı altında ezilmesin diye İYİ Parti var. İnsanlarımızı da bu cesurlar hareketine, bu iyilik hareketine destek vermeye davet ediyorum. Birlikte başaracağız.
Ülkemizin en dinamik kesimini gençler oluşturmaktadır. Sizde genç bir siyasetçi ve gençlerin sorunlarını da yakından bilen biri olarak bu konu hakkında ne söylemek istersiniz? İYİ PARTİ gençlere ne vaat ediyor?
Şu anda ülkemizde birçok problemi olup da bu problemlerine çözüm bulamayan bir kesim de gençlerimizdir. Yıllarca büyük zenginliğimiz olarak övündüğümüz genç nüfusumuzu heba ediyoruz. Dünyada genç nüfus anlamında bu kadar potansiyeli olup da bu potansiyeli son derece kötü kullanan bizden başka bir ülke yoktur diye düşünüyorum. Genç işsizliğimiz %20’nin üzerine çıkmış durumda. Söz konusu oranın büyük bölümünü, cumhuriyet tarihimizde görülmemiş şekilde eğitimli gençlerimiz oluşturuyor. Fakat çözüm için bir adım atılmıyor. Öngörülen çözüm ise referansların torpil seviyesine gelmesi ve adam kayırmacılığın işe alımlarda istisna olmaktan çıkıp alışkanlık ve asıl alım metoduna dönüşmesi olmuştur. Genel başkanımızın ifadesi ile söylemek gerekirse; “bugünün Türkiye’sinde kavruk Anadolu çocuklarının bir yere gelme şansı yok. Eskiden gençlerimizin böyle bir şansı vardı. İnsanlar okuyarak bir yerlere gelebiliyordu. Şimdi bunu yapmak istiyorsan bir yerlerden kağıt getirmen lazım.”
İYİ Parti toplumsal değişimlerin öncü aktörü olarak gençlerimizi görmektedir. Bu yaklaşımla, içinde bulunduğumuz toplumsal, sosyal ve siyasal darboğazdan çıkışın ve geleceğin inşasının merkezinde gençlerimiz olacaktır. Dolayısıyla gençlerimize her şeyden önce geleceğe güvenle bakabilecekleri, liyakat ve adaletin esas alındığı bir Türkiye vaat ediyoruz. Onlara uluslararası kurum ve kuruluşlar ile uluslararası iş gücü piyasasında etkin olarak yerini alabilmesi ve yine uluslararası alanda rekabet gücü edinebilmesinin önünü açacak bir ortam yaratacağız. Ülkemiz gençlerini eğitimden istihdama, sosyal gelişimden ruhsal gelişime, sportif yaklaşımdan sağlıklı bir birey olarak toplumsal fayda sağlaması için gerekli tüm tedbirleri alarak gençlerimizin imkân ve donanımlarını gelişmiş ülkelerdeki gençlerin seviyelerine çıkaracağız.
İlginiz ve zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Görüşlerimize yer verdiğiniz için Haberini Oku ailesine ve şahsınıza ben teşekkür ederim.