Her geçen internet ve sosyal medyanın kullanımının arttığı ülkemizde özellikle çocuklarımız olumlu olduğu kadar, olumsuz da birçok şeyden etkilenebiliyor.
Medya ajans yöneticisi Murat Özdoğan bu konuda anne ve babaları özellikle uyardı. Özdoğan; ‘’Bizler ebeveynler olarak günün çoğunluğu sosyal medya mecralarında ve zorunluluğumuz olmadığı halde bilgisayar ve telefonun başında geçirdiğimizde bu durum çocuklarımıza negatif yönde etki edebiliyor. Çocuk anne ve babasının sanal dünya da çok fazla zaman geçirdiğini gördüğünde onları örnek alıyor ve hatta onların kendisiyle ilgilenmediği hissine kapılabiliyor.
Bu ilgisizlik hissi, çocuğun duygusal anlamda pek çok eksiklik hissederek büyümesine sebep olabilir. Bu nedenle anne-babalar çocuklarını dinlediğini hem belirtmeli, hem de fiziksel olarak göstermelidir. Ayrıca çocuklarınızla sohbet etmeli, birlikte oyun oynamalıyız. Bu şekilde duygusal açıdan tatmin olacak ve daha mutlu olacak olan çocuk, sanal dünyada vakit geçirmekten ve asosyal hayatı seçmekten büyük ölçüde vazgeçer. Sanal dünya tutkusu olan ailelerin unutmaması gereken en önemli cümle “Hayat ekranın değil, ekran hayatın içinde küçücük bir parça. Ona hapsolma!’’ bilincini çocuklarımıza aşılamak gerektiğidir.
Şunu özellikle belirtmem gerekir ki sanal dünyanın etkisi altında kalmış olan aileler gerçek hayattan uzaklaşarak sosyalleşme konusunda ve hatta dışarıdaki hayatta başkalarıyla iletişim kurmakta zorlandığını görüyoruz. Bu durumda en çok etkilenen çocuklarımız oluyor.
Çocuklarımız sanal dünya da haddinden fazla vakit geçirdiğinde ve aileler kontrol etmekten uzaklaştığında çocuklarımız sosyal fobi yani kendisini ifade edememe sorunuyla karşılaşmasına neden olabilir. Bu yetişkin bireyde çok daha az sorun yaratırken, çocuklarımız da yüksek oranda sorun yaratabiliyor.
Şunu da ayrı parantez açmak isterim ki; Bunları söylerken sosyal medya ve internet kullanımı kesinlikle zararlı demek değildir. Doğru ve yerinde kullanıldığında dünyanın en büyük nimetlerinden biridir. Buna birçoğumuz hemfikiriz. Elbette çocuklarımızı internette olmasını, teknolojiden faydalanmasını ve birçok konuda bilgi sahibi olmasını teşvik etmeliyiz. Amacımız internetin zararlı yanlarını çocuklarımızdan uzak tutmaktır.
Bu da bir gerçek ki ebeveynler çocukların dersini kendisi yaparken, çocuk ise dersi anne-babasına yaptırıp bilgisayar veya cep telefonuyla internette vakit geçiriyor. Bunu kesinlikle aileler yapmamalı. O zaman çocuğumuza nasıl olsa annem-babam dersimi yapıyor benim bunu kendime zorunluluk hissetme gereğim yok algısına kapılabiliyor. Çocuklarımızı bu konuda yönetmede zorlandığımızda uzmandan destek almak önem arz edecektir.
Medya ajans yöneticisi Murat Özdoğan bu konuda anne ve babaları özellikle uyardı. Özdoğan; ‘’Bizler ebeveynler olarak günün çoğunluğu sosyal medya mecralarında ve zorunluluğumuz olmadığı halde bilgisayar ve telefonun başında geçirdiğimizde bu durum çocuklarımıza negatif yönde etki edebiliyor. Çocuk anne ve babasının sanal dünya da çok fazla zaman geçirdiğini gördüğünde onları örnek alıyor ve hatta onların kendisiyle ilgilenmediği hissine kapılabiliyor.
Bu ilgisizlik hissi, çocuğun duygusal anlamda pek çok eksiklik hissederek büyümesine sebep olabilir. Bu nedenle anne-babalar çocuklarını dinlediğini hem belirtmeli, hem de fiziksel olarak göstermelidir. Ayrıca çocuklarınızla sohbet etmeli, birlikte oyun oynamalıyız. Bu şekilde duygusal açıdan tatmin olacak ve daha mutlu olacak olan çocuk, sanal dünyada vakit geçirmekten ve asosyal hayatı seçmekten büyük ölçüde vazgeçer. Sanal dünya tutkusu olan ailelerin unutmaması gereken en önemli cümle “Hayat ekranın değil, ekran hayatın içinde küçücük bir parça. Ona hapsolma!’’ bilincini çocuklarımıza aşılamak gerektiğidir.
Şunu özellikle belirtmem gerekir ki sanal dünyanın etkisi altında kalmış olan aileler gerçek hayattan uzaklaşarak sosyalleşme konusunda ve hatta dışarıdaki hayatta başkalarıyla iletişim kurmakta zorlandığını görüyoruz. Bu durumda en çok etkilenen çocuklarımız oluyor.
Çocuklarımız sanal dünya da haddinden fazla vakit geçirdiğinde ve aileler kontrol etmekten uzaklaştığında çocuklarımız sosyal fobi yani kendisini ifade edememe sorunuyla karşılaşmasına neden olabilir. Bu yetişkin bireyde çok daha az sorun yaratırken, çocuklarımız da yüksek oranda sorun yaratabiliyor.
Şunu da ayrı parantez açmak isterim ki; Bunları söylerken sosyal medya ve internet kullanımı kesinlikle zararlı demek değildir. Doğru ve yerinde kullanıldığında dünyanın en büyük nimetlerinden biridir. Buna birçoğumuz hemfikiriz. Elbette çocuklarımızı internette olmasını, teknolojiden faydalanmasını ve birçok konuda bilgi sahibi olmasını teşvik etmeliyiz. Amacımız internetin zararlı yanlarını çocuklarımızdan uzak tutmaktır.
Bu da bir gerçek ki ebeveynler çocukların dersini kendisi yaparken, çocuk ise dersi anne-babasına yaptırıp bilgisayar veya cep telefonuyla internette vakit geçiriyor. Bunu kesinlikle aileler yapmamalı. O zaman çocuğumuza nasıl olsa annem-babam dersimi yapıyor benim bunu kendime zorunluluk hissetme gereğim yok algısına kapılabiliyor. Çocuklarımızı bu konuda yönetmede zorlandığımızda uzmandan destek almak önem arz edecektir.